9 Aralık 2009 Çarşamba
Sancılı İnsan’ın Zaruri Yol Arkadaşı
Nihilizm içi boş bir tanım mıdır, yoksa basite kaçmış bir anarşizm midir sizce?
“Zemine yeni ve sağlam bir inşada bulunmak istiyorsan önce sathı tüm pürüzlerden ve daha önce önüne koyulmuş tüm artık maddelerden temizleyecek, sıfırlayacaksın!“
…der mantık.Hatta inşaat sektörü de!
Bu, yeni ve “sağlam” bir yapının fizik kuralıdır. Ne var ki söz konusu “değerler alanı” olunca, buradaki temizlik çok daha farklılaşır. Zira buradaki “temizlik“, nihilist olduğunun farkına dahi varmaksızın nihilizm tarafından kuşatılana hiç de sakin gelmez!
Hiç de sakin gelmeyen bu karanlık kuşatmanın, bu kaotik ablukanın muhtevası ve anlamı nedir acacaba?
İşte özü itibarıyla bir “tanımlanamayan” olan nihilizmin birkaç tanımı..!
· Nihilizm, dehşetin yurdudur!
· Nihilizm, hummalı bir temizlik harekatıdır!
· Nihilizm, tırnakları ile kazanın bileklerinden aşağı süzülen kandır!
· Nihilizm, salih ve gerçek olana dokunabilmek adına tüm otoriteye başkaldırının serüvenidir!
· Nihilizm, hesapçı ve sağlamcı zihniyeti hakikatin derin sularına gömecek olan en kral meydan okumadır!
· Nihilizm, tanrılığa soyunmuş tüm sahte iyilerle kıran kırana bir restleşmedir!
· Nihilizm, “korku”nun kendisini korkutacak kadar korkusuzlaşabilmektir!
· Nihilizm, içi boş bir anarşizm ya da kolaycılık olamayacak kadar zor ve tehlikeli bir hesaplaşmadır!
· Nihilizm, kendi için yas tutanlara gülerken, kendine en hoyrat olanın zorunlu yol haritasıdır!
· Nihilizm, tepetaklak olan değerlerden duyulan derin ıstırabın tinsel genleşmesidir!
· Nihilizm, en evrensel ve şiddetli doğum sancısıdır!
· Nihilizm, “canlı bir cenaze” ile “cevher” arasında gidip gelenin yaşadığı en tehlikeli ve önemli med-cezirdir!
· Nihilizm, tüm kelepçe ve tasmaların en etkili panzehiridir!
· Nihilizm, harikalar diyarına açılan büyük bir kara deliktir!
Evet, bu karanlık kuşatmanın, kaotik ablukanın ete kemiğe bürünmüş hali budur işte!
Nihilizm tanımlanamaz, zira o yaşantısaldır. Ancak yine de ısrar edilirse, ortaya bunlar gibi
“Nasıl yani? “
dedirten tümceler çıkar işte!
Nietzsche, batı metafizik düşünce geleneğini, her biri Platonculuğun değişik şekil ya da versiyonları olan altı döneme ayırmak ve en önemli çalışması olan Böyle Buyurdu Zerdüşt’ ü de bu geleneğin dışında tutmak suretiyle. Kendisini ve çalışmalarını söz konusu geleneğin dışında konumlandırır.
Buna göre, Platonculuk, Platonculuğun değişik bir formu olan Hıristiyanlık, Kant’ ın eleştirel felsefesi, pozitivizm ve Schopenhauer’ un irade felsefesi, batı metafizik düşünce geleneğinin insanlığı nihilizme taşıyan değişik formlarından ibarettir. Nietzsche’ ye göre içinde bulunulan modern dönem ise, bu geleneğin en radikal bir şekle büründüğü ve içinde barındırdığı nihilizmin açığa çıktığı bir dönemi temsil etmektedir.
İşte bu noktadan hareketle, nihilizme yönelik anlama çabalarının hareket noktası olarak, sadece onun semptomlarını almanın, nihilizmi anlama çabalarını eksik kılacağını ve nihilizmi anlamaya yönelik herhangi bir teşebbüsün onun kökenlerine yönelik jeneolojik bir soruşturmayı da gerekli kıldığını gösterir.
O nihilizmin kaynağına yönelik yapmış olduğu jeneolojik çalışmasında,
“Olduğumuz hale nasıl geldik?“
sorusunun cevabı olarak, Sokratik rasyonalizmi ve Hıristiyan ahlak ideallerini gösterir. Bir yandan Sokrates’ ten bu yana Batı metafizik geleneği, değişmenin arkasında değişmeyen bir töz arayışıyla, diğer yandan ise Hıristiyanlık ruhsal bir arınma ve öte dünya tasavvuru ile oluşun ve bedenin değerini düşürmüş, Nietzsche’ nin deyişiyle
“…en yüksek değerlerin kendi kendilerini değersizleştirmesi“
anlamında nihilizme vücut vermiştir. Modern dönemle birlikte ise söz konusu metafizik gelenek, kendisini özne-nesne düalizminde temellendirmiş, bilimsel gelişmelere paralel olarak öznel diye nitelendirdiği gerçeklikten, nesnel gerçekliğe geçmenin yollarını aramıştır. Bu açıdan bakıldığında, modern düşüncenin epistemolojik temelinde bir yandan rasyonalizm, diğer bir yandan ise empirizm bulunmaktadır.
Rasyonalizme göre ise, insanın bilgisinin temelinde düşünen öznenin, akledilebilir dış dünya ile girmiş olduğu ilişki yer almaktadır. Descartes’in “düşünüyorum öyleyse varım” sözüyle karakterize edilebilecek rasyonalist yaklaşım, Nietzsche’ ye göre merkeze düşünen bir özneyi yani ruhu almasından dolayı, oluş karşıtı bir kisveye bürünmüş ve yaşamı bir bütün olarak karşısına almıştır.
Oysa Nietzsche, özne-nesne ayırımının temelinde insanın gramere olan bağlılığını görmektedir. Dilbilimdeki fiil kavramı insanlığı, eyleyen ile eylemin birbirinden ayrı olduğu sanısına sevk etmiş ve bu sanı zamanla a priori bir hakikat hüviyeti kazanmıştır. Fakat Nietzsche’ ye göre, ne insandan ve onun değerlemelerinden bağımsız akledilir bir gerçeklik, ne de o gerçekliği dışardan gözlemleyip, akledebilen bir özne söz konusudur. Oluş içerisinde dış dünya diye nitelendirilen her şey aslında bir yorumdan ibaret olup, gerçekte insanın yaratıcı kimliğiyle bir anlam kazanır.
Dolayısıyla Nihilizm; sancılı insanın zaruri yol arkadaşıdır, vazgeçilmezidir!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder